-
Şifanın En İyi Yolu Enerjiyi Yükseltmekten Geçiyor
Amerikalı ünlü bilinç araştırmacısı Dr. David Hawkins, uygulamalı kinesiyoloji yardımıyla insan duygularını ölçtü ve her duygunun, belli seviyedeki enerji frekansına ve gücüne sahip olduğunu ortaya koydu. Dünyaca kabul edilen tablo aşğıdaki gibidir. Frekans Nedir? Bir dalganın belli bir zaman birimi (genellikle saniye) içinde tekrarlanma sıklığına, ‘yani bir saniye içindeki döngü sayısına frekans denir. Frekans Nasıl Ölçülür? Frekans, ‘hertz’ birimiyle ölçülür. Evrendeki her şey titreşmektedir. Bu nedenle de her şeyin bir frekansı vardır. İnsan bedenindeki her hücrenin de kendine göre doğal bir frekansı vardır. Aynı şekilde her hastalığın her bakterinin, her virüsün de doğal frekansı vardır. Her hücreyi kendi doğal frekansına döndürmek, bedeni sağlığa kavuşturur. Bedenin frekansıyla çatışan, onu bloke eden…
-
Yaşamsal Konular Yaşamı Kullanma Kılavuzu’nda…
Figen KARAASLAN’ın yaşam sanatına ve iyi bir yaşama dair değerli bilgilerin ve tekniklerin yer aldığı, bilgelerin yaşam deneyimlerinin, başarı hikâyelerinin kaleme alındığı “Yaşamı Kullanma Kılavuzu” kitabı siz değerli okurlarıyla buluşuyor. Yazarımız; gezgin, pazarlama ve marka uzmanı Figen Karaaslan’ın ‘Yaşam Yolunda’ yolculuk ederken yaşadıklarını, deneyimlediklerini, gördüklerini okuduklarıyla ortaya koymuştur. 2014 yılında basılan Yaşamı Kullanma Kılavuzu kitabı; yaşamı mutlu, bilgece ve ustaca bir farkındalıkla yaşamanın püf noktalarını işliyor… Daha iyi ve mutlu bir yaşama dair kılavuzluk eden kitap; yaşama motive etmesi ve kişiye farkındalık kazandırması yönüyle, okuyucuları tarafından bir rehber ve doğal antidepresan olarak nitelendiriliyor. Çırılçıplak ve sıfırdan doğuyoruz hayata. Ne yazık ki, bir kullanma kılavuzuyla gelmiyoruz yaşama. Oysa ne güzel olurdu bir…
-
Ret Ettiğimiz Her Şeyin Gölgesi İçimizde Yaşar!
İçimizdeki gölgeler kaçtıkça büyürken, ışığa tuttuğumuz ve kabul ettiğimiz her gölge aydınlanır ve aydınlandıkça küçülür. Karanlık gölgeleri beslerken, aydınlık gölgeleri küçültür. Aşağıda, Kasım 2012 İndigo Dergisi yazımı sizinle paylaşıyorum. Keyifli okumalar… ‘Yine aylardan Kasım’. Bu ay, benim doğduğum ay. Benim için Kasım ayı genellikle; içe dönme, içe bakma ve hayatı gözlemleme zamanı olmuştur. “Neredeyim?” “Ne yapmayı istiyorum? Ne yapıyorum?” ve “Ne yöne gidiyorum…?” sorularını kendime sorduğum bir aydır. Zaman zaman içe dönmek ve bu soruları kendimize sormanın faydalı olacağına inanıyorum. ‘Öteki’ Kendimizden neyi ya da kimleri ayırıyoruz? Neleri kabul etmiyor ve ret ediyoruz? Kimleri ya da neleri yargılıyor ve kendimizi hangi konularda diğerlerinden üstün görüyoruz? Ötekinin ve Diğer ‘Ben’lerin Hikâyesi Çingene…
-
Temiz Bir Su Damlası
8 Aralık 2015 tarihli İndigo Dergisi kapak yazımı sizinle paylaşmak istiyorum. Yazarken cümlelerin ruhumda dans ettiği ve kalbime dokunduğu bir yazı olarak, yeri bende çok özeldir. Rahibe Teresa Geçen gün Rahibe Teresa hakkında bir kitap okudum. Okuduklarımdan etkilendim ve bunun hakkında yazmaya karar verdim. Rahibe Teresa, bugünkü Arnavut topraklarında doğdu. Ölümünden altı yıl sonra “Kutsal Kişi” olarak ilan edildi. Rahip arkadaşına yazdığı mektupların, ölümünden sonra ortaya çıkmasıyla Teresa’nın inancıyla ilgili birçok yorum yapıldı. “Teresa, yoksa Tanrı’ya inanmıyor muydu?” “Dini inancı aslında yok muydu?” Onun hisleri ya da düşünceleri, bildiğimiz kalıplar dahilinde incelenecek olduğunda; belki öyleydi belki de değildi? Ancak, Teresa’nın sözlerine kulak verildiğinde ve onun tüm yaptıklarına bakıldığında şu çok…
-
Başarı Yolunda Adım Adım İlerlemek
Başarı, içimizdeki potansiyeller doğrultusunda belirlenen amaca ulaşmak için bilgimizi, yeteneklerimizi, düşüncelerimizi kullanarak aldığımız kararların, attığımız adımların bizi hedeflenen sonuca ulaştırmasıdır. Bir yere varabilmek için önce nereye gittiğimizi ve nereye varmak istediğimizi biliyor olmamız gerekir. Nereye gittiğini bilen insana yol vermek için dünya kenara çekilir. (David S. Jordan) Başarının ilk adımı, kendimize bir hedef belirlemektir. Kendisine bir hedef, bir amaç belirlemeyen insan; rüzgar nereye götürürse kendini orada bulur. Ve bu bilinçli bir çaba, farkındalıklı bir yaşam değildir. Bizi gitmek istediğimiz hedefe taşıyacak olan, kendi öz kaynaklarımızdır. Bunlar: Bilgimiz, kişiliğimiz, eğitiminiz, insanlarla olan iletişimlerimiz, düşüncelerimiz ve içsel disiplinimizdir. Eğer hangi limana doğru seyrettiğimizi bilmiyorsak, hiçbir rüzgar bizim için uygun değildir. (Seneca) Mutlu…
-
Kurumsal Gelişim
Her zaman söylediğim hatta kendime yaşam düsturu edindiğim bir düşünce var: “İnsan, ‘geldiği’ gibi gitmemelidir bu dünyadan!” Bu, gelişimin önemini gösteren en net cümle benim için. Tek üniversite ile yetinmedim. Üniversite eğitimlerim bittikten sonra da kişisel gelişimime devam ettim ve ediyorum da… Kişisel gelişim için gerekli olan her şeyi, zamanım ve param elverdiği ölçüde yapmaya gayret ediyorum. Merak, öğrenme, gelişme ve paylaşma dürtüsü yaşamımda çok baskın… Bunlar da gelişimin olmazsa olmazları durumunda. Gelişmek için okuyorum, seyahat ediyorum, bireysel ve mesleki gelişim için eğitimlere devam ediyorum. Daha fazla öğrenmek, görmek ve deneyimlemek için yurt içi ve yurt dışı seyahatlere çıkıyorum. Tüm bu eğitimlerden, seyahatlerden gördüğüm ve deneyimlediğim şeyleri, yazdığım kitaplar ve…
-
Bakıyoruz Ama Gerçekten Görebiliyor muyuz?
Önümüzdeki günlerde 11 Ekim Dünya Görme Günü’nü kutlayacağız. Görmenin başka bir boyutu daha var. Bu yazımda, bundan bahsetmek istiyorum. Bakıyoruz ama gerçekten görüyor muyuz? Bakmak ve görmek farklı kavramlar aslında… Her bakış, görme ile sonuçlanmıyor. Bakmak bazen ‘bilinçsiz bir eylem’ iken görmek, bakmak eylemine bir ‘bilinç’ katıyor. Çünkü görmenin gerçekleşmesi için gözün dışında, işin içine beynin de girmesi gerekiyor. Göz ve beyin arasında sağlanan koordinasyon neticesinde renk ve cisimler algılanıyor. Objeler beyin tarafından yorumlanarak, göz önüne düşüyor ve görme eylemi gerçekleşiyor. Bu, görmenin fizyolojik kısmını oluşturuyor. Görmenin fiziksel boyutu dışında başka bir boyutu daha var; farkındalık boyutu. İnsan bir durumu, olayı olduğu gibi yalın bir şekilde görebildiği zaman farkındalık kazanmış…
-
Figen Karaaslan Söyleşi ve İmza Günü
Yazar ve Gezgin Figen Karaaslan’ın Yaşam Yolu’nda yolculuk ederken yaşadıkları, deneyimledikleri, gördükleri ve okuduklarıyla ortaya çıkan Yaşamı Kullanma Kılavuzu kitabı, yaşamı mutlu, bilgece ve ustaca bir farkındalıkla yaşamanın püf noktalarını içeriyor. “Çok okuyan mı bilir yoksa çok gezen mi” sorusunun cevabına, hem çok okuyarak hem de çok gezerek son noktayı koymuş olan gezgin yazar, Yaşam yolundaki yolculuk deneyimlerini kitabında, okuyucuyla samimi bir şekilde paylaşıyor. Daha iyi ve mutlu bir yaşama dair kılavuzluk eden kitap; yaşama motive etmesi ve kişiye farkındalık kazandırması yönüyle, okuyucuları tarafından bir başucu kitabı ve doğal antidepresan olarak nitelendiriliyor. 21 Ekim Cumartesi günü saat 15.00’te Kadııköy Derviş Baba’da, Yaşam Yolunda Yolculuk Söyleşisi 1’de ve Yaşamı Kullanma Kılavuzu…
-
Burcunuza Göre Tavsiyeler
Bu yazıda, burcunuza göre tavsiyeler bulacaksınız. Burcunuzun zayıf ve güçlü yanlarını görerek, pozitif yanlarınızı güçlendirme, zayıf yanlarınızı güçlendirme imkanı bulabileceksiniz. KOÇ Maceracı ve girişimci ruhunuzu açığa çıkaracak yeniliklerde bulunun. Geçerliliğini çoktan yitirmiş kurallarla kendinizi hapsetmeyin Yeni ve keşfedilmemiş alanlarda söz sahibi olmaya çalışın. Başkalarının izini takip etmeyin. Hedef belirlerken büyük düşünmeye çalışın. Asla küçük tepelerin kaşifi değil, zirvelerin sahibi olun. Bağımsızlığınızdan asla ödün vermeyin. Sizi zincirlemelerine müsaade etmeyin. Cesaretli olun, ideallerinizi gerçekleştirmekten asla yorulmayın. İlgi duyduğunuz bir alanda muhakkak söz sahibi olmaya çalışın. Öfkenize yenik düşmeyin. Diplomatik davranın. İstekleriniz için mücadeleci olun. Çabuk pes etmeyin. En büyük savunmanın, en güçlü saldırıyla mümkün olduğunu unutmayın. Akılcı davranın. Gücünüzü nerde kullanmanız gerektiğini…
-
Delicesine Seven Kadınlara Kurtuluş Önerileri
Yüreğimizi kaplayan sevgiden acı duyuyorsak “delice seviyoruz” demektir. Yakın arkadaşlarımızla sohbet ederken tüm konumuz sevdiğimiz kişidir. Onun problemlerini, duygularını anlatır ve cümlemize hep sevdiğimiz kişinin adıyla başlarız. Onun uzak tavırlarını, kötü hareketlerini, aldırmazlığını hep çocukluk günlerinden kalan problemlerine ya da ailevi sorunlarına bağlar ve gerçekleri çoğunlukla görmezden geliriz. Bazı tavırlarını, düşüncelerini beğenmediğimiz halde, bir şeylerin yolunda gitmediğini içsel olarak hissetsek bile “bizi çekici bulduğu ve sevdiği” takdirde değişeceğini ümit eder ve bir gün “bizi severek” değişeceği umuduyla her şeyi sineye çekeriz. Verdiği mutsuzluğa, endişelere ve huzursuzluğa rağmen “Delicesine Sevmek” birçok kadının başından geçen yaygın bir deneyimdir. Çoğumuz hayatımızda, en az bir kere delicesine sevmişizdir. Kimimiz içinse bu durum, değişmeyen bir…